|
Question |
Answer |
|
start learning
|
|
Tengo un libro sobre la mesa.
|
|
|
Sırt çantamda iki kitap var. start learning
|
|
Tengo dos libros en mi mochila.
|
|
|
|
start learning
|
|
El vaso está lleno de agua fria.
|
|
|
Çorbanın lezzetini artırmak için bir tutam tuz ekledi. start learning
|
|
Añadió una pizca de sal a la sopa para mejorar el sabor.
|
|
|
Yemek yaparken elini kullanırken parmağını kesti. start learning
|
|
Se cortó el dedo mientras usaba la mano para cocinar.
|
|
|
Alarm ve kronometresi olan yeni bir saat aldım. start learning
|
|
Compré un reloj nuevo que tiene alarma y cronómetro.
|
|
|
Kış için yeni kıyafetler aldım. start learning
|
|
Compré ropa nueva para el invierno.
|
|
|
Uzun bir iş gününün ardından yatağa uzandım. start learning
|
|
Me acosté en la cama después de un largo día de trabajo.
|
|
|
Salataya daha fazla lezzet katmak için birkaç damla limon suyu ekledi. start learning
|
|
Agregó unas gotas de jugo de limón a la ensalada para darle más sabor.
|
|
|
Şehrin ana caddesi dükkânlarla dolu. start learning
|
|
La calle principal de la ciudad está llena de tiendas.
|
|
|
Pazardan kırmızı bir elma aldım. start learning
|
|
Compré una manzana roja en el mercado.
|
|
|
Resim dersine yeni bir kalem aldım. start learning
|
|
Compré un lápiz nuevo para la clase de dibujo.
|
|
|
Odadan çıkmadan önce kapıyı kapattı. start learning
|
|
Cerró la puerta antes de salir de la habitación.
|
|
|
Sabahleyin güneş ışığı odayı aydınlatır. start learning
|
|
La luz del sol ilumina la habitación por la mañana.
|
|
|
Güneşli öğleden sonraları bahçede oturup kitap okumayı severim. start learning
|
|
Me gusta sentarme en el jardin para leer un libro en las tardes soleadas.
|
|
|
Her sabah bir bardak portakal suyu içmeyi severim. start learning
|
|
Me gusta tomar un vaso de zumo de naranja todas las mañanas.
|
|
|
Turta yapmak için taze çilek aldım. start learning
|
|
Compré unas fresas frescas para preparar una tarta.
|
|
|
Manchego peynirini severim çünkü yoğun bir tadı vardır. start learning
|
|
Me gusta el queso manchego porque tiene un sabor intenso.
|
|
|
Ben dana etini tercih ediyorum çünkü daha sulu. start learning
|
|
Prefiero la carne de res porque es más jugosa.
|
|
|
Bu akşam yemeği için bir bütün tavuk aldım. start learning
|
|
Compré un pollo entero para preparar la cena de esta noche.
|
|
|
Çalışma masama rahat bir sandalye aldım. start learning
|
|
Compré una silla cémoda para mi escritorio.
|
|
|
Müzenin girişi ana cadde üzerindedir. start learning
|
|
La entrada al museo está por la calle principal.
|
|
|
Ekran karşısında çok fazla vakit geçirdiğimden sol gözüm ağrıyor. start learning
|
|
Me duele el ojo izquierdo después de estar mucho tiempo frente a la pantalla.
|
|
|
Doğum gününde kendisine kırmızı güllerden oluşan bir buket hediye edildi. start learning
|
|
Ella recibió un ramo de rosas rojas en su cumpleaños.
|
|
|
Bilgisayar ekranı kırıldı, hiçbir şey görünmüyor. start learning
|
|
La pantalla del ordenador está rota y no se puede ver nada.
|
|
|
Şarkıcı konser sırasında mikrofona konuştu. start learning
|
|
El cantante habló al micrófono durante el concierto.
|
|
|
Ben kahvaltıda yoğurtla birlikte muz yemeyi severim. start learning
|
|
Me gusta desayunar un platano junto con el yogur.
|
|
|
