Deutschlernerblog B1

 0    36 flashcards    Thomas49
download mp3 print play test yourself
 
Question Answer
Wenn sie ein Problem hat und nicht mehr weiter weiß, kann sie sich stets auf ihre Freundin Maria verlassen.
start learning
Eğer bir problemi varsa ve ne yapacağını bilmiyorsa, daima arkadaşı Maria'ya güvenebilir.
ich helfe dir immer weiter.
start learning
Her zaman sana yardım edeceğim.
Was hältst Du davon, am Wochenende ins Museum zu gehen? Hast du Lust?
start learning
Haftasonunda müzeye gitme hakkında ne düşünüyorsun? İster misin (isteğin - arzun var mı)?
Ich brauche einen Tipp. Was empfiehlst du mir?
start learning
Öğüte ihtiyacım var. Bana ne önerirsin?
Kannst du mir einen Tipp geben? Wo finde ich billige Möbel?
start learning
Bana bir ipucu verebilir misin? Ucuz mobilyaları nerede bulabilirim?
ich brauche hilfe. Was rätst du mir?
start learning
Yardıma ihtiyacım var. Bana ne tavsiye edersin / ne gibi bir yol gösterirsin?
Was sollen wir uns machen. Was schlägst du vor?
start learning
Ne yapalım? Ne önerirsin / Teklifin ne?
Die Konzerte sind fast immer ausverkauft.
start learning
Konserler hemen her zaman kapalı gişe (Konser biletleri hemen hepsi satılıyor).
Die Band ist auch international erfolgreich. Sie tritt auch im Ausland auf.
start learning
Grup ayrıca uluslararası olarak da başarılı. Ayrıca grup yurt dışında da performans gösteriyor.
Wenn er mit dem Auto in der Stadt unterwegs ist, verfährt er sich fast immer.
start learning
Şehirde araba ile seyahat ederken, neredeyse her zaman kaybolur.
Auf der Verpackung steht, wie man dieses Medikament einnimmt.
start learning
ambalajında ​​bu ilacın nasıl alınacağı mevcut.
Warum trittst/ du nicht näher, wenn du aus der Entfernung nicht richtig siehst?
start learning
O mesafeden doğru görmüyorsanız neden yakına yaklaşmıyorsunuz?
Warum trittst/ du nicht näher, wenn du aus der Entfernung nicht richtig siehst?
start learning
O mesafeden doğru görmüyorsanız neden yakına yaklaşmıyorsunuz?
das ist ungültig / Das gilt nicht
start learning
Bu geçersiz / Bu geçerli değil
ich habe keine Ahnung, was wir ihr zum Geburtstag schenken können? Fällt dir vielleicht etwas ein?
start learning
Doğum günü için ona ne verebiliriz bilemiyorum. Senin aklına birşeyler geliyor mu?
Was hast du am Wochenende vor? Wenn du noch keinen Plan hast, könnten wir vielleicht etwas gemeinsam unternehmen.
start learning
Haftasonunda için niyetin ne? Bir planın yoksa, belki birlikte bir şeyler yapabiliriz.
er lädt sich immer Music und Filme aus dem Internet herunter.
start learning
İnternetten her zaman müzik ve film indirir.
Was deine Gesundheit betrifft, solltest du etwas vorsichtig sein.
start learning
Sağlığınıza gelince / sağlığınızla ilgili olarak / sağlığınıza dair, biraz dikkatli olmalısınız.
Diesem neuen kommenden Brief geht es um den gestrigen Vorfall.
start learning
Bu yeni gelen mektup dünkü olay hakkında.
Die Nachricht betrifft besonders dich.
start learning
Mesaj/haber özellikle seninle ilgili / seni ilgilendiriyor.
Das geht mich nichts an.
start learning
Bu benim işim değil. / Beni ilgilendirmez (ilgilendirmiyor)
Haben Sie auf diese Vorwürfe erwidert?
start learning
Bu iddialara karşılık verdiniz mi?
Der ehemalige Präsident hat auf die Vorwürfe nicht erwidert
start learning
Eski cumhurbaşkanı iddialara cevap (karşılık) vermedi
Ich weiß nicht, wie ich darauf reagieren soll.
start learning
Senin bu yaptığına nasıl karşılık vermem lazım, bilemiyorum.
Wenn er mich fragt, werde ich nett auf ihn erwidern.
start learning
Bana sorarsa, ona nazikçe karşılık vereceğim.
Es kam mir nie in den Sinn, dir etwas Böses zu tun.
start learning
seni kızdırmak aklımdan bile geçmedi
Seine Liebe war nicht gegenseitig.
start learning
Onun sevgisi karşılıklı değildi.
Seine Liebe war nicht unerwidert.
start learning
Onun sevgisi karşılıksız değildi.
Wir machen uns sogleich auf den Weg
start learning
Derhal yola düşüyoruz / çıkıyoruz
Ich habe kaum einen Monat Zeit für die Prüfung. Ich muss sogleich anfangen zu lernen.
start learning
Sınava girmek için sadece bir ayım var. Hemen öğrenmeye başlamalıyım.
Ich ahnte schon, was er solche Dinge gemacht hat.
start learning
Zaten böyle şeyler yaptığını seziyordum/içime doğuyordu.
Ich bin quasi schon fertig
start learning
Neredeyse bitti/hazırım
Das ist doch quasi das gleiche.
start learning
Neredeyse/adeta/sanki aynı.
Die Katze ist quasi der Kaiser vom diesem Haus.
start learning
Kedi neredeyse/adeta/sanki bu evin imparatoru.
Kannst du mir das am weitesten links stehende Buch geben? / kannst du mir das Buch am weitesten links geben?
start learning
En soldaki kitabı bana verebilir misin?
Wer ist dein Vorbild?
start learning
Senin rol modelin kim?

You must sign in to write a comment