Question |
Answer |
Wir müssen zu jeder Art von Gewalt verneinen. start learning
|
|
Her türlü şiddeti reddetmeliyiz. / şiddetin her türlüsüne Hayır demeliyiz
|
|
|
es war nicht so schlimm, wie ich gedacht habe start learning
|
|
düşündüğüm kadar kötü değildi
|
|
|
Es war noch schlimmer, als ich gedacht habe. start learning
|
|
Düşündüğümden daha da kötüydü.
|
|
|
start learning
|
|
|
|
|
ich sterbe vor Langeweile. start learning
|
|
|
|
|
der Pilot steuert das Flugzeug. / Das Flugzeug wird vom Piloten gesteuert. start learning
|
|
Pilot uçağı kontrol eder. / Uçak pilot tarafından kontrol edilir.
|
|
|
start learning
|
|
Arabayı kim kullanıyor/sürüyor?
|
|
|
Die Stadt wurde durch ein Erdbeben völlig zerstört. start learning
|
|
Şehir bir depremle tamamen tahrip oldu / yerle bir oldu
|
|
|
Er wurde durch einen Brief informiert. start learning
|
|
Bir mektupla bilgilendirildi.
|
|
|
Die Vorschrift war geändert worden. / Die Vorschrift ist geändert worden. / die Vorschrift wird geändert werden start learning
|
|
Yönetmelik değiştirilmişti. / Yönetmelik değiştirildi. / yönetmelik değiştirilecek
|
|
|
Die Regeln werden morgen geändert werden. start learning
|
|
Kurallar yarın değiştirilecek.
|
|
|
Die Veranstalter haben das Konzert abgesagt start learning
|
|
Organizatörler konseri iptal ettiler
|
|
|
Ich passe mich an jede Situation an. start learning
|
|
Her duruma adapte olurum. / uyum sağlarım
|
|
|
Ich rege mich über diese Möglichkeit auf. start learning
|
|
Bu olasılık hakkında heyecanlanıyorum.
|
|
|
Er hat sich sehr aufgeregt obwohl er viel gelernt hatte. start learning
|
|
Çok çalışmış olsa da çok heyecanlanmıştı.
|
|
|
ich komme gut mit meinen Nachbarn aus start learning
|
|
Komşularımla iyi geçinirim
|
|
|
Wie kommst du mit deinem Chef aus? start learning
|
|
Patronunla nasıl geçiniyorsun? / aran nasıl?
|
|
|
du kannst nicht mit wenig Geld auskommen. / Er kommt mit wenig Geld aus start learning
|
|
Sen az parayla geçinemezsin. / az para ona yeter (o geçinir)
|
|
|
start learning
|
|
Hava yağacak gibi görünüyor.
|
|
|
Seit fast einem Jahr können wir mit sehr wenig Geld auskommen start learning
|
|
Yaklaşık bir yıldır çok az para ile geçinebiliyoruz
|
|
|
Ich bedanke mich bei meinem Onkel für das Geschenk. start learning
|
|
Hediye için dayıma minnettarım (teşekkür ediyorum).
|
|
|
Ich kann mich nicht dafür begeistern start learning
|
|
Bunun hakkında heyecanlanamıyorum
|
|
|
Angela Merkel war zehn jahrelang Bundeskanzlerin. Dann löste seine Nachfolgerin sie ab. start learning
|
|
Angela Merkel on yıldır şansölyeydi. Sonra halefi (arkasından gelen, takipçisi) onun yerini aldı.
|
|
|
Der Präsident wurde getötet. Wer wird nun seinen Platz ablösen /einnehmen? start learning
|
|
Başkan öldürüldü. Şimdi kim onun yerini alacak / yerini alacak?
|
|
|
Darf ich dich um Hilfe bitten? start learning
|
|
Senden yardım isteyebilir miyim?
|
|
|
Es wird gebeten, nicht zu rauchen. start learning
|
|
sigara içilmemesini rica ediyoruz (diliyoruz)
|
|
|
Ich hatte ihn gebeten zu warten. start learning
|
|
Ondan beklemesini rica etmiştim.
|
|
|
er erlag seinen Erkrankungen start learning
|
|
hastalıklarına yenik düştü
|
|
|
Trinken Sie viel Tee, um die Grippe zu vermeiden. start learning
|
|
Gripten kaçınmak için bolca çay içiniz.
|
|
|
Meine Geduld ist erschöpft. start learning
|
|
|
|
|
Ist noch etwas zu essen übrig? start learning
|
|
Daha da yiyecek bir şey kaldı mı?
|
|
|
Ich habe nichts zu bereuen start learning
|
|
Pişman olacak bir şeyim yok
|
|
|
Er bereute es, so hartherzig gewesen zu sein. start learning
|
|
Bu kadar katı yürekli (taş yürekli) olduğundan dolayı pişman oldu.
|
|
|
Er hat es bitter bereut, so voreilig gewesen zu sein. start learning
|
|
Bu kadar aceleci / düşüncesiz olduğu için keskin bir pişmanlık duydu
|
|
|
Ich kann es nicht mehr ertragen. start learning
|
|
Artık buna dayanamıyorum/katlanamıyorum
|
|
|
Das ist kaum noch zu ertragen. start learning
|
|
dayanılacak/ katlanılacak/ tahammül edilecek gibi değil
|
|
|
Er kann es nicht ertragen, ausgelacht zu werden. start learning
|
|
alay edilmeye hiç katlanamaz/ dayanamaz / tahammül edemez
|
|
|