|
Question |
Answer |
wir haben uns auf der Party gut amüsiert start learning
|
|
partide iyi vakit geçirdik
|
|
|
du beklagst dich immer über alles start learning
|
|
her zaman herşeyden şikayet edersin
|
|
|
Ich habe mich in der Stadt verlaufen. start learning
|
|
Ben şehirde yolumu kaybettim (kayboldum).
|
|
|
Ich bewerbe mich bei einer Versicherung start learning
|
|
Sigorta için başvuruyorum
|
|
|
Er hat sich im Urlaub erholt. start learning
|
|
|
|
|
ich habe es mir anders überlegt start learning
|
|
|
|
|
Ich stelle mich meinem Chef vor. start learning
|
|
Kendimi patronuma tanıtıyorum.
|
|
|
Ich stelle mir meinen Chef ganz anders vor. start learning
|
|
Patronumun çok farklı olduğunu hayal ediyorum (düşünüyorum).
|
|
|
Auf wen wartest du denn? Ich warte schon seit zwei Stunden auf ihn. start learning
|
|
Kimi bekliyorsun? İki saattir onu bekliyorum.
|
|
|
Ich muss sofort unbedingt mit Ihrem Chef sprechen. start learning
|
|
Hemen mutlaka patronunla konuşmam gerek.
|
|
|
Auf wen wartest du denn? / Worauf wartest du denn? start learning
|
|
Kimi bekliyorsun? / Neyi bekliyorsun?
|
|
|
mit wem willst du spielen? / Womit möchtest du spielen? start learning
|
|
kiminle oynamak istersin? / Ne ile oynamak istersin?
|
|
|
scheint nicht gesund zu sein = Er sieht nicht gesund aus. start learning
|
|
Sağlıklı görünmüyor = Sağlıklı görünmüyor.
|
|
|
Wir verlangen eine Erklärung. start learning
|
|
Bir açıklama talep ediyoruz.
|
|
|
Ich bitte um eine kurze Erklärung von Ihnen. start learning
|
|
Ben sizden kısa bir açıklama talep ediyorum.
|
|
|
Mitarbeiter fordern ihre Anfragen. start learning
|
|
Çalışanlar isteklerini talep ediyorlar.
|
|
|
|
start learning
|
|
|
|
|
es hat aufgehört zu schneien start learning
|
|
|
|
|
Sie fängt zu lächeln an. / Sie fängt an zu lachen start learning
|
|
Gülümsemeye başlıyor. / Gülmeye başlıyor
|
|
|
Er pflegt noch zu spät zu kommen. start learning
|
|
Hala geç kalmayı sürdürüyor.
|
|
|
Du solltest dich mehr pflegen! start learning
|
|
Kendine daha iyi bakmalısın!
|
|
|
Er pflegt mittags eine Stunde zu schlafen. start learning
|
|
Öğlenleri bir saat uyumayı sürdürüyor / devam ettiriyor.
|
|
|
Er pflegt seine alten Eltern schon lange. start learning
|
|
Uzun zamandır yaşlı ailesine bakıyor.
|
|
|
|
start learning
|
|
Tırnaklarına bakıyor / önemsiyor.
|
|
|
Er gedenkt noch eine Woche zu bleiben. start learning
|
|
Bir hafta daha kalmak niyetinde.
|
|
|
|
start learning
|
|
|
|
|
|
start learning
|
|
Bu anlaşılabilir bir şey.
|
|
|
die Reisenden müssen an der Grenze ihre Pässe vorzeigen start learning
|
|
Yolcular pasaportlarını sınırda göstermek zorunda
|
|
|
Er singt so schön, als ob sie eine Sängerin wäre. start learning
|
|
O sanki bir şarkıcıymış gibi güzel şarkı söylüyor.
|
|
|
Er sieht so müde aus, als ob er zwei Nächte nicht geschlafen hätte. start learning
|
|
İki gece uyumamış gibi yorgun görünüyor.
|
|
|
Wenn ich Zeit hätte, würde ich zu dir kommen. start learning
|
|
Zamanım olsaydı, sana gelirdim.
|
|
|
wenn ich Zeit hätte, käme ich zu dir start learning
|
|
zamanım olsaydı sana gelirdim
|
|
|
wenn ich Zeit hätte ginge ich in die Schule. start learning
|
|
Zamanım olsaydı okula giderdim.
|
|
|
wenn ich Zeit hätte, trüge ich den Müll raus. start learning
|
|
Zamanım olsaydı, çöpleri dışarı çıkarırdım.
|
|
|
Wenn wir genug Geld hätten, würden wir all diese Bücher kaufen. start learning
|
|
yeterli paramız olsaydı tüm bu kitapları alırdık.
|
|
|
wir würden diese Bücher kaufen, wenn wir genug Geld hätten start learning
|
|
yeterli paramız olsaydı bu kitapları alırdık
|
|
|
Niemand hätte das gedacht, dass alle kommen. start learning
|
|
Kimse, herkesin geleceğini düşünemezdi.
|
|
|
An deiner Stelle hätte ich das nicht gemacht start learning
|
|
Senin yerinde olsaydım ben bunu yapmazdım.
|
|
|
Wenn ich gestern Zeit gehabt hätte, wäre ich zu dir gekommen. start learning
|
|
Dün zamanım olsaydı, sana gelirdim.
|
|
|
