1. sahip
O, mükemmel reflekslere sahip.
O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
Tadashi yumuşak bir sese sahip.
Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.
Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
Bombay, Hindistan'ın en çok nüfusa sahip şehridir ve dünyadaki ikinci en çok nüfusa sahip şehirdir.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
O iş dünyasında başarılı olmak için ne gerekliyse sahip.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.
Yeni sunucu çok daha iyi performansa sahip olmalıdır.
Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
Sahip olduğum tek sorunun şu an evde kapalı kalmam olduğunu düşünüyorum.
Turkish word "Autor"(sahip) occurs in sets:
auto, sztuka, dom