English Turkish Dictionary

English - Türkçe

out in Turkish:

1. dışarı dışarı


Dışarı çıkamazsın.
O, pencereden dışarı atladı.
Yurt dışı şubeleri seçkin ürünleri dışarı çıkarıyor.
Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
Facebook'ta kalmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
Sözleşme çantada, öyleyse kutlamak için dışarı çıkalım.
Çık dışarı!
Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.
Adam ve karısı dışarı fırladı.
Bunu dışarı götürelim mi?
Ben, dışarı gitmeden önce dinleneceğim.
Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.