English Turkish Dictionary

English - Türkçe

immediately in Turkish:

1. hemen hemen


Belediye binası hemen köşede.
Hemen gidebilirsin.
Hemen yolculuğa hazırlan.
O, hemen geri döneceğini söyledi.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.
Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir grup girişimci tarafından alındı.
Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.